Rothschild Hanedanı

ROTHSCHİLD HANEDANLIĞI


"Her bankerin yazılmış bir tarihi vardır; fakat bir tanesi tarih yazmıştır."
J.A. Robson
 

 Savaş tüccarlığından paranın efendiliğine uzanan 200 yıllık yolda sermayesinin savaşlar ve kan olduğu bilinen, servetinin 3 trilyon dolar olduğu tahmin edilen Rothschild ailesi, dünya bankacılık ve finans sisteminin kurucusu olarak biliniyor. Sahip oldukları yüzlerce şirket ile 200 yıldır dünyanın finans ve siyasal dengelerini elinde bulunduran aile birçok katliamın da finansörü olarak tanınıyor. Almanya’dan İngiltere’ye göçen yahudi Mayer Ainschel Rothschild (1743-1812) ile Paris, Londra, Frankfurt, Napoli ve Viyana’ya gönderdiği 5 oğlunun (Amschel, Salomon, Nathan, Kalmann, Jakop Mayer) bankerlik kariyeri ile temelleri atılan hanedanlığın savaş ticareti, Napolyon’un İngiltere ile yaptığı Waterloo Savaşı’yla başladı. Waterloo Savaşı’nda İngiltere’ye mal kaçıran ve birlikleri finanse eden Nathan Mayer (1777-1836) bu dönemde bir yandan savaşı finanse ederken diğer yandan da hükümetlere yüksek faizle borç para veriyordu. Waterloo Savaşının sona ermesi ve Napolyon’un kaybettiği haberi yine Nathan Rothschild’in güvercinleri sayesinde ilk olarak İngiltere’de duyuldu.  

  Nathan Mayer, Waterloo’daki İngiliz zaferini, kurduğu erken istihbarat ağı sayesinde çok önceden öğrendi ve Londra borsasına koşarak aldığı hisseleri ertesi gün çok büyük miktarla satarak bir gecede inanılmaz bir servet elde etti. Nathan Mayer, kardeşlerinin yarımıyla İspanya’daki İngiliz ordusunu finanse etmek amacıyla Fransa’dan altın da taşıdı. Bu çabaları, Nathan’a İngiliz Hazinesi’nin temsilcisi unvanını kazandırdı.

  Savaşın sonunda Rothchild ailesi Fransa ve Avusturya’ya borç vermeye başladı. Bu dönemde Paris’teki tüm bankerlerin servetlerinin toplamı 300 milyon frank iken, Rothschild’lerin sadece bu şehirdeki sermayesi 600 milyon frankı buluyordu. Lionel Nathan, İngiliz meclisine seçilen ilk yahudi’ydi ve oğlu Nathan Mayer (1840-1915) ik Baron Rothschild oldu.

  Rothschild’lerin kurduğu bu hanedan ağı, onlara büyük bir ekonomik güç getirdi. Alman tarihçi Werner Sombart, [Yahudiler ve Modern Kapitalizm] adlı kitabında şöyle demektedir; “1820 sonrasındaki dönem Rothschild’lerin çağı olarak bilinir. Öyle ki yüzyılın ortasında finans çevrelerinde şu yargı genel bir inanç haline gelmişti: Avrupa da tek güç vardır, bu da Rothschild’lerdir.” John Reeves ise, [Rothschild’ler: Ülkelerin Finans Patronu] adlı kitabında şöyle diyor; “ Nathan Rothschild’in İngiliz hükümetine ilk yardımı 1819’daydı ve 60 milyon dolarlık borç verdi, 1818-1832 arasında 105 milyon dolar civarında sekiz adet borç daha verdi, aşağı yukarı 700 milyon dolarlık 18 adet hükümet borcu oluşturdu. Etkileri o kadar güçlüydü ki hiçbir savaş Rothschild’lerin yardımı olmadan gerçekleşemezdi. Politika ve ticaret dünyasında öyle güçlü bir pozisyona yükseldiler ki bir anlamda Avrupa’nın diktatörleri oldular.”

  Avrupa’da birçok hükümeti borçla haraca bağlayan ve servetlerine servet katan Rothschild hanedanlığı “Afyon Savaşı” ile Çin ve Uzakdoğu’yla da tanışmıştı. Bu dönemde Çin’de afyon ticareti yapan İngiliz tüccarların Çin İmparatorluğu ile ters düşmesinin ardından, İngiliz tüccarlar İngiliz Kraliyetinin desteğini almak üzere Rothschild ailesine başvurmuştu. İngiliz Kraliyet ailesini ikna etmeyi başaran Lord Rothschild, Çin’e karşı yapılan “Afyon savaşı” nı (1840) finanse eteyi taahhüt etti. Çin’in mağlubiyeti ile biten savaşın ardından Rothschildler, İngiliz hakimiyetine geçen Hong Kong’un kontrolünü yardımlarının karşılığı olarak aldı. Yeni Hong Kong da kurulan HSBC (Hong Kong Shangai Bank Corporation) sadece Rothschildlerin para baronluğunu dünya üzerinde tescillenmesini sağlamamış, ayı zamanda Çin’deki afyon pazarını da tekeline almasını sağlamıştır.

SAVAŞ TÜCCARI ve İSRAİL’İN MALİ FİNANSÖRÜ ROTHSCHİLDLER

 

  Rothschild ailesi için 19. yüzyılın ilk yılları en yoğun geçen yıllar olmuş; bir yandan Almanya da sanayi devrimi sonrası Siemens, Bosch, AEG, Krupps gibi birçok şirketin kuruluşunu finanse etmiş diğer yandan Amerika kıtasına geçerek altın uğruna yerli katliamlarına girişmiştir. Amerika kıtasının yer altı zenginliklerini keşfeden Rothschildler ilgisini altın ve diğer madenlere sevk etmeye başlamıştır. Hanedanlığın bugün dünya altın ve elmas gibi yer altı kaynaklarının %40’ına tek başına sahip olmasının temelleri o yıllarda atılmıştı.

  19. yy.’ın ilk yılları Rothschildler için Ortadoğu’ya açılmaları açısından da önemli olmuştur. Osmanlı topraklarının çözülmesi ile birlikte Rothschild hanedanlığı iki koldan Ortadoğu’ya sızmaya başladı. Sızmanın bir kolunu Irak’ın bulunduğu Mezopotamya’daki zengin petrol yatakları oluşturuyordu. Rothschildler BP-Amoco firması ve Royal Duth Shell ile Irak pazarına girdi. Sermaye hareketini Ortadoğu’nun kuzeyine kaydıran Lord Rothschild, bölgenin güneyinde ise Siyonizm’i siyasal ağırlık merkezi haline getirmişti. Filistin topraklarının Osmanlı’dan ayrılmasının ardından harekete geçen Lord Rothschild, İngiliz hükümetine baskı uygulayarak İsrail’in kurulmasına start veren Balfour Bildirisi’nin (1917) de yayınlanmasını sağladı. İngiltere Dışişleri bakanı Sir Balfour’un adınıı taşıyan bu belgeyle Birinci Dünya savaşı ile Osmanlı’nın elinden alınan Filistin de bir “Yahudi vatanı” kurma hedefinin desteklendiği açıklanıyordu. Lord Rothschild, yahudi devletinin siyasi oluşumuna zemin ararken diğer yandan da kurduğu 2 milyon sterlinlik fon ile Filistin topraklarının satın alınmasını organize etti. Çok kısa bir zaman içinde Filistin topraklarının en verimli bölgeleri bu fon sayesinde yahudilerin eline geçmiş olacaktı.

ROTHSCHİLD’LER ve DÜNYA HARBLERİ

 

  18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa kıtası dahil dünyanın herhangi bir bölgesinde savaşların Rothschild’lerin onayı ile başlatılabildiği, onay gelmezse asla bir savaşın çıkmasının mümkün olmadığı yönündeki görüş birçok ünlü tarihçinin üzerinde birleştiği bir görüştür. Amerikalı ünlü tarihçi Hannah Arendt, “Totalitarizmin Kökenleri” isimli kitabında Rothschild’lerin gücüne değinirken 19. yy’da pekçok devlet adamının günlüklerine yeni bir savaş çıkmayacağını , çünkü Rothschild’lerin şimdilik böyle bir savaş istemediklerini yazdıklarına dikkat çekiyor. Arendt, özellikle tarihçi J.A.Robinson’ın “Emperyalizm” adlı kitabında yazdığı şu satırların altını çiziyor: “Eğer Rothschild ailesi buna karşı koyarsa herhangi bir Avrupa ülkesinin ciddi bir savaşa girebileceğine inanan var mı gerçekten? ”

  Bu, Rothschild’lerin tek başlarına bir devlet kadar güçlü olduklarını göstermektedir. Yerel savaşların hakimi durumundaki Rothschild’ler aynı zamanda 1. Dünya Savaşı’nın perde arkasındaki en önemli güç konumunda bulunuyordu. Amerikalı yazar Eustace Mullins “Yeni Dünyanın Düzenleyicileri” isimli kitabında 1. Dünya Savaşı ile Rothschild’ler arasındaki bağlantıyı kurarken savaş sonunda oluşan durumun dikkatle incelenmesinin gerektiğini vurguluyor. Osmanlı İmparatorluğunun parçalanması ve buna bağlı olarak yeni çizilen Ortadoğu haritası ile Çarlık Rusyası’nın dağılma sürecine girmesinin dünyayı yeniden şekillendiren gelişmeler olduğunu kaydeden Mullins, Rothschild’lerin savaşan her iki tarafı da yönlendirdiğini, kitabında bahsettiği finansörler arasındaki hiyerarşik ilişkiye dayanarak söylemektedir. İlişkinin hiyerarşik olması ise Yahudi finansörler arasında asırlardır süren bir gelenek. Birinci Dünya Savaşı’nın geçtiği yıllarda ise hiyerarşinin tepesinde Yahudi finans dünyasının bir numarası olan Rothschild’ler bulunuyordu.

 

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından ekonomik anlamda yerle bir olan Almanya’nın yeniden inşası da Amerikalı finans çevrelerine ihale edildi. Başta J.P.Morgan olmak üzere Rothschild’lerin Amerika’daki uzantıları olan finans kurumları önce “Davis Planı” sonra da “Young Planı” ile 1924 yılından sonra Almanya’yı adeta paraya boğdu. Ve böylece kısa bir süre içinde yerle bir olan Almanya Hitler’in inanılmaz yükselişine zemin hazırladı. Hitler’in savaştan önceki yıllarda inanılmaz savunma harcamaları ve büyüyen askeri gücü Rothschild hanedanlığının onayı ve yardımıyla oluştu. Amerikalı tarihçi Anthony C.Sutton’un “Wall Street ve Hitler’in Yükselişi” kitabında bu dönemi özetlerken Amerikalı finans kuruluşlarının sadece Almanya’nın yeniden yapılanması için değil, bilinçli bir biçimde Hitler ve onunla birlikte yeni bir canavarın doğuşunu da sağladıklarını kaydediyor.

 

İkinci Dünya Savaşı öncesinde Almanya’nın parlayan yıldızı kimya ve ilaç sektörüydü. Özellikle bu alanda Almanya’da ortaya çıkan şirketler sadece Avrupa’nın değil tüm dünyanın kimya ve ilaç alanlarındaki ihtiyaçlarda bir kartel oluşturdu. Rothschild’lerin finanse ettiği I.G. Farben firması geliştirdiği ürünlerle önce Alman sanayisini beslerken diğer yandan da toplama kamplarında kullanılan ölümcül gazları Naziler için üretmişti. Almanya’da her iki dünya savaşında yaşananların bir benzeri Rusya’da bu kez daha büyük bir çapta karşımıza çıkıyor. Rusya topraklarındaki zengin yer altı zenginliklerini ele geçirmeye hevesli şirketler Rus Çarı’na karşı oluşacak bir ayaklanmayı finanse etmekten çekinmediler. Bolşevik İhtilalinin başarı ile sona ermesi ve Rus Çarı’nın idam edilmesinin ardından isyancılarla ilk anlaşma imzalayan ve Hazar petrollerinin çıkarılması için imtiyaz elde eden şirket Rockefeller’e ait Standart Oil oldu. Rockefeller ile birlikte bu işten en karlı çıkan aile ise savaşlarla para kazanmak konusunda oldukça tecrübelenen Rothschild hanedanı oldu.

 

KARA KITADA 1 MİLYON ÖLÜ İNSAN

 

  Afrika’da 90’lı yıllarda Ruanda ve Burundi’deki iç çatışmalarda 1 milyondan fazla kişinin öldüğü katliamlar yaşandı. Buradan parlayan olaylar Zaire’ye sıçramış ve Mobutu Sese Seko’nun devrilmesiyle sonuçlanmıştı. İlk bakışta Hutu ile Tutsi kabileleri arasındaki etnik farklılıkla açıklanan savaşın temelinde aslında çok başka bir neden vardı: ELMAS. 1 milyondan fazla kişinin ölümüne yüzbinlarca insanın göç etmesine neden olan bu iç savaşın perde arkasındaki mimarı dünyanın en büyük altın ve elmas üreticisi olan Rothschild’lere ait olan Debeers firmasıydı.

  Bugün servetleri 3 trilyon doları aşan Rothschild hanedanlığı dünyanın en büyük ilk 10 bankasının 3 tanesine sahip. Yine dünya yer altı zenginliklerinin %40’ına bu aile hükmetmektedir. Aile bireyleri kendilerini vakfa ve bilime adamış gözükmesine rağmen başta yahudi George Soros gibi birçok para baronu Rothschild’lerin emri altındadır. Dillere destan bu muazzam servet ve itibarın arkasında ise okyanusları dolduracak kadar kan, vahşet ve dünya savaşları vardır.

Son Dakika Haberleri
 
Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol