Gazellerden örnekler:
"Kızıl gülün nereden elbise giyindiğini bilirim ben.
Söğüt sıralanmış yaya gibidir. Olanı kaza, kader yapar.
Sûsen kılıçla, yasemin kalkanla her biri gaza tekbiri getirir.
Zavallı bülbül neler çeker, o gülden. Âh! Neler eder o!
Bahçe gelinlerinin her biri o gül bize doğru işaret ediyor, der.
Bülbül ise, o gül ben yoksul için cilveler ediyor, der.
Çınar ağlayarak el kaldırmış, ne diye dua ettiğini sana söyliyeyim.
Goncanın başına kim külah koyuyor, menekşenin sırtını kim iki büklüm yapıyor?
Gerçi sonbahar mevsimi çok cefalar etti. Bak! Bahar nasıl vefalı davranıyor.
Sonbahar mevsiminin yağmaladıklarını, bahar mevsimi geldi, geri veriyor.
Gülü, bülbülü, bahçenin güzellerini anmak hepsi bahane. Neden anılır.
Aşk gayreti bu, yoksa dil Allah'ın inayetini anlatabilir mi?
Tebriz'in ve dünyanın övüncü Şemseddin yine sizin hatırınızı gözetiyor (Külliyât-ı Şems, Gazel, nu. 1000)."
"Gel, birbirimizin kiymetini bilelim, sonra ansızın birbirimizden ayrı kalmıyalım.
Mademki mümin müminin aynasıdır, niçin aynamızdan yüz çeviriyoruz.
Asil cömert kişiler dostlara canlarını feda ettiler. Köpekliği bırak. Biz de insanız.
"Kul e'ûzu" ve "Kul Huvellahu"yu birbirimizin sevgisine niçin dua diye okumuyoruz.
Kötü niyetler dostluğu karartır. Niçin onları gönülden kovmuyoruz.
Öldüğümde beni hoşca anacaksın, niçin ölü severiz de diriye düşmanız.
Mademki ölümden sonra barış yapacaksın, niçin ömür boyu senin üzüntünle sıkıntı içindeyiz.
Şimdi öldüğümü kabul et, barış yap, anlaş. Çünkü biz barışta ölüler gibiyiz.
Mademki mezarımın üzerini öpeceksin, yanağımı öp, şimdi aynı özellikteyiz.
Ey gönül, ölü gibi sus! Bu dilden dolayı benlikle itham edilmekteyiz
(Külliyât-ı Şems, Gazel nu. 1535)."
"Git başını yastığa koy, beni yalnız bırak. Beni; harap, uykusuz ve dertli beni terket
Biz sevda dalgasıyız gecede, gündüze dek yalnız. İster gel, affet; ister git cefa et.
Benden kaç, sen de belaya düşme, selamet yolunu seç, bela yolunu terket.
Biz ve gözyaşı, gam köşesine sığınmışız. Bizim göz yaşımızın üzerinde yüzlerce değirmen kur.
Bir zalim güzelimiz var, kaya gibi bir gönlü var. Öldürür, kimse diyetini öde demez ona.
Güzeller şahının vefa göstermesi gerekmez. Ey solgun yüzlü aşık! Sen sabret, vefa göster.
Ölümden başka çaresi olmayan bir derdim var. Peki ben nasıl söylerdim: "Bu derdi iyileştir."
Dün gece aşk mahallesinde bir şeyh gördüm, başıyla bize gel diye işaret etti.
Yolda ejderha varsa, aşk zümrüt gibidir, bu zümrütün ışığıyla aman ejderhayı defet.
Yeter, ben kendimde değilim, sen marifetli isen Ebû Alî’nin tarihini oku, Bu’l-’Alî'nın Tenbîhi'ni yap
(Külliyât-ı Şems, Gazel nu. 2039)." |