Tarihimizdeki Dönmeler

Tarihimizdeki bazı Dönme ve Hainlerden kısa anektodlar,

_ “1877-78 yani meşhur ’93 Harbi’ sırasında Osmanlı ordusunun başına getirilen Mehmet Ali Paşa, Nazım Hikmet ve Mehmet Ali Aybar’ın dedesidir. Aslen bir Polonya yahudisidir. Tanzimat’ın ilanına sebep olan Mustafa Reşit Paşa, İngiliz Büyükelçiliği sırasında ayak işlerinde kullandığı bir polonya yahudisini de İstanbul’a gelirken beraberinde getirmiştir. Kötü bir şekilde sonuçlanan “93 Rus Harbi” yenilgisinin asıl müsebbibi olan Mehmet Ali Paşa, İstanbul’a getirilen bu polonya yahudisinin oğludur.”

 

_ “Ali Suavi, Galatasaray Lisesi müdürlüğünden azledilince II. Abdülhamit’e düşmanlık beslemeye başlamış ve Yahudi çıkarları uğruna Padişah’a karşı ihtilal çalışmalarına girişmişti. Ama bu faaliyetleri ona bir fayda sağlamamıştı. Nitekim, Beşiktaş Muhafızı 7-8 Hasan Paşa tarafından öldürülmüştü. Bu sırada 33. derece Mason olan Mithat Paşa, kendisi gibi mason yaptığı V. Murat’ı tahta çıkarmaya çalışıyordu. Bu gerçekleşirse İttihat Terakki eliyle gizlice yürüttükleri haince faaliyetlerini daha rahat biçimde yapacaklardı.”

 

_ “1911 de İtalyanlar Trablusgarb’a saldırmışlardı. Sultan Reşat, İttihat Terakki elinde kullanılıyordu. Hain Sadrazam, İbrahim Hakkı Paşa ise oradaki askerimizi Yemen’e sevk ettirmişti. Komutanlarını da İstanbul’a çağırmıştı. Oysa İbrahim Paşa, Roma büyükelçiliğinden sadrazamlığa getirilmiş birisiydi. İtalyanların niyetini herkesten çok daha iyi bilmeli ve önlemini almalıydı. Kendisine Trablusgarb çıkarması ile alakalı İtalyan Ultimatomu ulaştığı sırada Osmanlı ordusunda müşavir olarak çalışan İtalyan asıllı Robidan’la briç oynamaktaydı. Ultimatom getirildiğinde oyununu bile bozmamış ancak oyunu bittikten sonra formalite icabı imzalamakla yetinmişti.”

 

_ “Abdülaziz Han’ın tahta çıktığı zaman, batılılarca adeta büyülenmiş ve onların siyasi emellerine tabi bir hale gelmiş bulunan ve kendilerine Jön Türk (Genç Türk) denilen insanlar elinde, devletin içten çökertilme faaliyetinin had safhaya ulaştığı bir devredir.

Bunlar ekseriyetle Fransa da tahsil görmüş ve orada hususi bir şekilde masonlar tarafından yetiştirilmiş, İstanbul’a kalpleri Fransız, üniformaları Osmanlı olarak dönmüş kimselerdi. Sanki devletin içinde garbın yeniçerileri olmuşlardı. Memleket dıştan maddi istilaya uğrarken içten de manevi bir tahribata maruz kalmıştı. Tanzimat fermanı ile misyonerlik faaliyetleri artmış, başta Ermeniler olmak üzere hıristiyan azınlıklar üstündeki tahrikler çoğalmıştı. Mesela Harput bölgesinde 62 misyoner merkezi açılmış, 21 kilise yapılmıştı. Kadın misyoner Maria A. West, “Romance of Mission” adlı kitabında: ‘Ermenilerin ruhuna girdik... Hayatlarında ihtilal yaptık!..’ demektedir. Lisan öğretmek bahanesi ile Anadolu’nun her tarafında aslında Yahudi kökenli olan Misyonerlik karargahları olarak birçok mektep açılmıştı. Bunların başında Gaziantep’deki Antep, Merzifon’daki Anadolu, İstanbul’daki Robert Koleji başta gelir.

Bunların bazılarına hiç Türk talebe alınmamıştır. Okul müdüriyetlerine papazlar tayin edilmiştir. Memleket bir kültür erozyonu ile karşı karşıyaydı. Abdülmecid Han devrinden kalan bu çöküntü, Abdülaziz Han’ın direnmeleriyle asgariye inmişti fakat bu direniş O’nun hainler eliyle şehadetine sebep olmuştur.”

 
Son Dakika Haberleri
 
Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol