İnsanın yaratılış gayesi Allah’a ibadet etmesi, yeryüzünde onun vekili, halifesi olması, onun dinine yardım edip, ona emaneti olan yeryüzünü ve çevreyi imar ve ıslah ederek yaşanılabilir bir hâle getirmesidir. Ve böylelikle insanların dünyada barış ve huzur içinde ömür sürmelerini sağlamaktır.
Nitekim hidayet rehberimiz Kura’n-ı Kerim’de bu gerçek şu şekilde açıklanmaktadır. İnsanın Allah’a ibadet etme görevi:
Zariyat suresi ayet 56–58: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Ben onlardan rızk istemiyorum. Beni doyurmalarını da istemiyorum. Şüphesiz rızk veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah’tır.” İnsanın Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğu: Bakara süresi ayet 30: “…Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, ”
Nur suresi ayet 55: “Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va’detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiç bir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkâr ederse, işte onlar fasıktır.” İnsanın Allah’ın dinine yardımcı olma görevi: Saf suresi ayet 14: “Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun…” İnsanın yeryüzünü imar ve ıslah etme görevi: Hud suresi ayet 61: “…Allah’a ibadet edin, sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Sizi yeryüzünde yaratıp orayı imar etmenizi dileyen O’dur. Öyleyse O’ndan bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin. Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir.” Eğitim ve öğretimin ana gayesi de insanın bu vazifelerini yapacak şekilde terbiye edilmesi, yetiştirilmesidir.
Fert ve toplum, talim ve terbiye yolu ile yaratılış gayesine uygun olarak eğitilip yetiştirildiğinde, düşünce disiplini ve güzelliğini, davranış disiplin ve güzelliğini, konuşma disiplini ve güzelliğini, çalışma disiplini ve güzelliğini kazanmış olacağından geleceğimize güvenle bakmamız mümkün olacaktır.
Böylelikle Al-i İmran suresinin 102. ayetiyle bizden istenen mutlu neticeye kavuşmanın yoluna girmiş olacağız.
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa öylece sakının ve (Kâfir, müşrik, münafık, fasık ve facir olarak değil) ancak Müslümanlar olarak ölün, can verin.” |
|
|
|