"Alimler Neden Korktular?"
"ALLAH'dan (c.c) neden en çok alimler korkar. Neden korktular, İmam-ı Gazali'den (r.a)"
"Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın Adıyla"
"İnsanlara hesap zamanı yaklaştı. Onlar ise hala gaflet içinde aldırmıyorlar.Rablerinden kendilerine gelen her yeni uyarıyı ancak alaya alarak dinliyorlar." Enbiya / 1-2
"O gün yüzleri ateşte evrilip çevrilirken:'Eyvah bize, keşke ALLAH'a itaat etseydik, Peygambere itaat etseydik' diyeceklerdir." Ahzâp / 66
"Hidayet ve rahmet o kimselere mahsustur ki, onlar Rablerinden korkarlar." A'raf / 154
"ALLAH'tan kulları içinde en çok âlimler korkar." Fâtır / 28
"ALLAH bunlardan razı olmuştur, bunlar da O'ndan hoşnud olmuşlardır. İşte bu, Rabbinden korkanlara mahsustur." Beyyine/ 8
" ALLAH katında en ekreminiz, O'ndan en çok korkanınızdır." Hucurat / 13
" ALLAH'tan korkacak olan öğüdü kabul eder." Â'la / 10
"Bugün onların nutukları tutulacağı gündür.İzin de verilmez ki,özür dileyeler! O gün yalan diyenlerin vay haline!" Murselât/35-36-37
Resûl-i Ekrem SAV buyuruyor; "ALLAH'u Teâlâ muayyen olan kıyamet günü için bütün canlıları mahşer yerine topladığı vakit, yakındakiler olduğu gibi, uzaktakiler de aynı şekilde duyacakları bir sesle karşılaşırlar. Bu sesde "Ey insanlar, sizi yarattığımdan bugüne kadar hep sustum da sizi dinledim. Bugün siz susun ve Beni dinleyin. Bugün size amellerinizin karşılığı verilecektir. Ey insanlar, Ben sizin aranızda bir neseb, asalet koydum, sizde kendi aranızda bir neseb tayin ettiniz. Benim koyduğum nesebi düşürdünüz ve kendi nesebinizi yücelttiniz. Ben, en keremliniz, en çok muttaki olanınızdır dedim. Fakat siz buna yaklaşmadınız da, falan zade falan, dediniz. İşte bugün Ben de sizin koyduğunuz asalet ünvanını düşürür ve Benim koyduğum asaleti yüceltirim. Müttakiler nerede?" Hemen bunlar için bir sancak çekilir. Onlar bu bayrağın altına takılır, yerlerini alır ve hesapsız olarak Cennet'e girerler."
Hadis'i Şerif / Taberani
"Hikmetin başı ALLAH C.C. korkusudur" Hadis'i Şerif / Beyhâki
"En akıllınız, ALLAH'tan en çok korkanınız, emir ve yasaklarına en güzel şekilde riayet edeninizdir." Hadis'i Şerif
"ALLAH'u Teâlâ buyuruyor; "İzzet ve Celâlim hakkı için, kulumun lehinde iki emniyet ve aleyhinde iki korkuyu bir arada toplamam. Dünyada, Benden emin olursa Ahirette onu korkuturum. Dünyada, Benden korkarsa Kıyamet günü onu emniyette
kılarım." Hadis-i Kûdsi / İbn Hibban, Beyhâki
ALLAH'tan C.C. korkandan herşey korkar. ALLAH'tan C.C. başkasından korkanı ALLAH'u Teâlâ herşeyden korkutur. Hadis'i Şerif / İbn Hibban, Ebû'ş- Şeyh
Korkuların en büyüklerinden biri de son nefes korkusudur.
Musa A.S. den gelen rivayetde, korkanlar için başkalarının ortak olamayacağı makamlar vardır. Refîk-ı Âla'da yani en üstün makamda yalnız onlardır. Çünkü onlar âlimlerdir. Âlimler ise Peygamberlerin A.S. varisleri olmaları bakımından Peygamberlerle A.S. beraberdir.
Efendimiz SAV sağ elini yumarak; "İşte bu, ALLAH'u Teâlâ'nın kitabıdır. Burada kendi adları ve babalarının adları ile Cennetlikleri yazdı. Bunlarda artık ve eksik olamaz. Sonra sol elini yumarak: Bu da ALLAH'u Teâlâ'nın, Cehennemlikleri yazdığı kitabıdır. Onları kendi adları ve babalarının adları ile yazmıştır. Bunlarda da artık ve eksik düşünülemez. Sizden biriniz şakilerin ameli gibi amel işler, ta ki bu da sanki onlardan olur; hatta sankisi yok, o da tamamen onlardandır, denir. Sonra ALLAH'u Teâlâ velev ki bir devenin birinci defa sağılmasından ikinci defa sağılmasına kadar geçen zaman olsun, yani kısa bir müddette olsa, ölümden önce onları bu kötü durumdan kurtarır. Bunun gibi, şakilerde iyilerin ameli gibi amel ederler, ta ki bunlarda onlardan sayılır, hatta bunlar tam bunlardandır, denir. Sonra ALLAH'u Teâlâ, velev ki bir devenin ikinci sağımı arasındaki zaman kadar olsun, onları ölümden önce bunların arasından çıkarır. Said, ALLAH'ın C.C. kazası ile saadete ulaşandır. Şaki de ALLAH'ın C.C. kazası ile şekavete ulaşandır. Amelde itibar, hatimeyedir." Hadis'i Şerif / Tirmizi
Hz Muhammed SAV Efendimizi, yaratılmadan önce en üstün makama yükselten, Ebu Cehil'i de yaratmadan ve hiç günah işlemeden yerin dibine batıran kimdir?
ALLAH'u Teâlâ'nın Sıfatından korkma hadisesini açıklamak için İmam Gazali (r.a) bir misal veriyor ve bu misali Şari'nin izni olmasa kimsenin açıklamaya cür'et edemeyeceğini bildiriyor. Haberde varid olduğuna göre, ALLAH'u Teâlâ, Davud'a AS şöyle vahyetmiştir. "Ey Davud, yırtıcı hayvanlardan korktuğun gibi Benden de kork" bu misal, her ne kadar bu mananın sebebini sana anlatmazsa da manadan hasıl olan şeyi anlatır. Çünkü sebebini anlamak, kaderin sırrını anlamak demektir. Bu da ancak ehline açıklanır. Bunun özeti şöyledir: Yırtıcı hayvanlardan korkmak, onun sana karşı olan geçmiş bir cinayetinden dolayı değil, kendisinde; kuvvet, kudret, kibir, heybet ve saldırganlık vasfı ile, dilediğine yapabilme imkanlarına sahib olup, yaptığına aldırış etmemesi bakımındandır. Seni parçalarsa, zerre kadar keyfine keder gelmez. Şayet salıverirse, seni acıyıp sana merhamet ettiği için değil, seni beğenmediği ve senin ölüne veya dirine itibar etmediği içindir. Onun nazarında senin gibi bin kişi ile bir karınca öldürmek arasında fark yoktur. Zira yırtıcılıkta bunların önemi yoktur. ALLAH'u Teâlâ'nın böyle üstün misalleri vardır. Bunu böyle dış görünüşü ile bilen, dış görüşten daha kuvvetli olan batıni müşahede ile, ALLAH'u Teâlâ'nın: "Bunlar Cennete aldırış etmem; bunlarda Cehennem'e, buna da aldırış etmem" buyurduğunun doğruluğunu anlar. İşte O'nun herşeyden müstağni ve hiçbir şey'e aldırış etmediğini bilmen, kendisinden korkuyu gerektirdiğini anlamak için sana yeter. Bu korku, zatı için ALLAH'tan C.C. korkmaktır.
Korkunun en üstün derecesi ALLAH'ın C.C. Cemâl'inden mahrumiyet korkusudur ki, bu ariflerin korkusudur. Bundan aşağı dereceler; amiller, zahidler, salihler ve avam halkın korkusudur. Kemâli marifetle bilmeyip basireti açılmayanlar, vuslatın zevkini ve ayrılığın elemini (acısını) bilemezler. Hatta bu gibilere, arif , Cehennem ateşinden değil , müşahedeye engel olan perdeden korkar, denildiği vakit, buna şaşırır ve bunu boş bir görüş olarak telakki ederler. Hatta Şeriat onu yasaklamasa, müşahedenin zevkini inkâra kadar yeltenirdi. Onun bunu dili ile kabul etmesi, taklit zaruretinden doğar, yoksa bunu içinden tasdik etmeyebilir. Çünkü onun bildiği, hayvanlarında ortaklaştığı, mide ve şehvet zevkleri gibi şeylerdir. Ariflerin zevkine gelince; onu yine arifler anlar, başkaları anlayamaz. Bunu ehli olmayana açıklamak yasak, ehli ise açıklamaya muhtaç değildir.
Ahirette ALLAH'a C.C. kavuşmak mutluluğuna ancak dünyada O'nun sevgisini ve O'nunla ünsiyeti kazanmakla ulaşılacağı meydandadır. Sevgi ise marifet ile , marifet de ancak devamlı tefekkürle hasıl olur. Ünsiyette devamlı zikir ile, zikir ve fikre devam da dünya sevgisini gönlünden çıkarmakla, dünya sevgisini atmak da zevk ve şehvetleri terketmekle, bunları terketmek de şehveti kırmakla, şehveti kırmak da en çok korku ateşi ile mümkündür. Demek ki korku şehvetleri yakan bir ateştir. Korku nasıl faziletli olmasın ki, ALLAH'a C.C. yaklaştırıcı en makbul ameller olan iffet, vera, takva ve mücâhede korku sayesinde temin edilir.
Korkuyu doğuran şey'e baktığımız vakit onun ilim, korkunun neticesine baktığımız vakitte onun vera ve takva olduğunu görürüz. Bunun neticeleri o derece açıktır ki; Hamd ALLAH'a C.C., Salât'u Selâm Hz Muhammed SAV'e olduğu gibi, sonuçta takvaya bağlıdır.
"Korkunun ümidden daha fazla olması gerekir. Çünkü ümid tarafı galebe çalınca, kalb bozulur." Zü'n-nûn'i Mısri
"Saadetin alâmeti, şekavetten korkmaktır. Zira 'korku' kul ile ALLAH C.C. arasında, kul için bir köstektir. Bu köstek koparsa helâkta olanlarla beraber helâk olur" demiştir.
Yahya bin Muaz'a R.A. "Kıyamet günü insanların en emin olanı kimdir?" diye soranlara, "Dünyada en çok korkanıdır" diye cevap vermiştir.
Sevdiğini ümid eden, onun kaybolmasından korkar. Şayet kaybolmasından korkmazsa onu sevmiyor demektir.
"Herhangi bir mü'min ki ALLAH C.C. korkusundan -sivrisineğin başı kadar da olsa- gözünden bir damla yaş çıkar, sonra sıcaklığı yüzüne değerse, ALLAH'u Teâlâ onu Cehennem'e haram kılar." Hadis'i Şerif / Taberani, Beyhâki
"Oğlum, ALLAH'tan C.C. öyle kork ki, bütün insanların yaptıkları iyiliklerle huzura çıksan da onları kabul etmez, san(zannet). ALLAH'a C.C. öyle bir ümidle bağlan ki, bütün insanların günahları ile O'nun huzuruna çıkacak olsan da hepsini afvedeceğini düşün." Hz Ali K.V.
"Hz Ömer gibilere yaraşan korku ve ümidin müsavi olmasıdır. Günahkar bir insanın Kıyamet günü Cehennem'e girecekler arasında bulunmayacağını sanması, aldanmadır." İmam-ı Gazali RA
Bir meclisde bir delikanlı bol bol kahkahalar savurup dururken, Hasan-ı Basri RA oraya uğradı ve delikanlıyı çağırdı "Oğlum sıratı geçtin mi?" buyurdu, delikanlı "hayır" deyince, "Gideceğin yerin Cennet yada Cehennem olduğunu biliyormusun?" diye sorunca, delikanlı "Hayır" dedi. Bunun üzerine Hasan-ı Basri (r.a) "O halde bu kahkaha nedir?" dedi. Ve delikanlı bundan sonra artık gülmedi.
Hatemm-i Esamm: "Bulunduğun mevkiin şerefine güvenme. Cennet'ten daha şerefli bir makam olmasın. Adem'in başına gelenler ortada. İbadet çokluğuna aldanma, İblis'in başına gelenler belli. İlminin çokluğuna bel bağlama, Bel'am İsm-i Âzam'ı bilirdi, akibetini düşün. Slihlerle görüşüp onlarla düşüp kalkmaya aldanma. Peygamberimizden SAV üstün zat ve sima olmasın. Akrabaları dahi ondan yararlanamadı
Denildi ki ; Süfyani Sevri RA hastalandı. Gayr-ı müslim bir doktor getirdiler. Doktor:"Bu ciğerlerini korkunun parçaladığı bir hastadır" dedi. Sonra da nabzını yokladı ve "Böyle bir adam görmedim" dedi.
Ahmed bin Hanbel diyor:"ALLAH'tan C.C., bana bir korku kapısını açmasını istedim. ALLAH'u Teâlâ bana öyle bir korku kapısı açtı ki, aklımın kaybolacağından korktum. Bunun üzerine: "Ya Rab, dayanabileceğim kadar bana korku ver." Dedim ve kalbim sükûn buldu.
Muaz bin Cebel RA diyor ki:"Sırat körüsünü geçinceye kadar mü'minin huzuru olmaz"
Hasa-ı Basri RA:"Bin yıl yattıktan sonra Cehennem'den bir adam çıkarılır. Keşke o adam ben olsaydım" söylemiştir. Bu zatın kırk yıl gülmediği söylenir. O oturduğu vakit sanki boynu vurulacakmış gibi, konuştuğu vakit ahireti görmüş ve ondan haber verir gibi konuşur, sükut ettiği vakit, sanki Cehennem gözünün önünden geçiyormuş gibi olurdu. Böyle son derece üzgün ve korkulu olmasından dolayı kendisini kınayanlara, "ALLAH'u Teâlâ'nın benim bütün gizli kusurlarımı bildiği halde, bir defa bana kızıp 'seni afvetmiyorum' demesinden beni ne emin kılabilir ki, ben de mahzun olmayayım ve korkmayayım?" demiştir.
İbnü's Semmâk anlatıyor:"Bir gün bir meclisde vaazediyordum. Cemaatten bir genç kalkarak:'Bugün bize öyle bir vaaz ettin ki artık başkalarını dinlemeye ihtiyacımız kalmadı' dedi." İbnü's Semmâk diyor ki :"ALLAH C.C. sana Rahmet etsin, ne dedim?" diye sordum. Genç "İki ebedilik; biri Cennet'te diğeri Cehennem'de ebedi kalmak korkusu, korkanların yüreğini parçaladı, sözüdür, dedi ve ortadan kayboldu. Onu, diğer sohbetlerimde de aradım bulamadım. Soruşturdum; hasta olduğunu ve ziyaretine gidildiğini söylediler. Ben de ziyaretine gittim ve kendisine: Bu halin nedir? Diye sordum", "İşte senin sözün beni bu hale düşürdü ve sonra da öldü. ALLAH C.C. Rahmet etsin. Kendisini rüyamda gördüm ve ona: ALLAH C.C. sana ne muamele etti? Diye sordum. O, ALLAH C.C. beni o söz sebebiyle afvetti ve Cennete koydu. Dedi"
Dilimizle "ALLAH'ım C.C. bizi afvet, bize merhamet et" demekle yetinir ve O'na güveniriz. Halbuki 'O' C.C.: "İnsan için ancak çalışması vardır." Buyurdu. Necm / 39 - Başka bir Ayet-i Kerime'de "Keremi bol Rabbine karşı seni aldatan ne?" Buyurulmuştur.
Korkanların hikayelerini anlatmak hususunda bu kadarla yetinelim. Çünkü bunların azı dahi, kabiliyetli kalb ile karşılaşırsa yetişir. Fakat gafil olursa -ne kadar çok olsa da- gafil kalbe tesir etmez.
Eğer sen basiret nuru ile içini yoklarsan, onun çeşitli yırtıcı hayvan ve haşereler ile dolu olduğunu görürsün. Bunlar, gadab, şehvet, kin, hased, kibir, ucub, riya, ve benzeri hastalıklardır. Bunlar durmadan sana saldırırlar. Bir an gafil olursan seni parçalarlar. Ne yazık ki, senin gözlerin bunları görmez. Perde aradan kalkıp mezara konduğun vakit, onları manalarına uygun olarak suret ve şekilleri ile görürsün sana açıklanır. Ölmeden evvel onları öldürmek istersen ve buna gücün yeterse, hemen onu yap. Bunu yapmazsan, bedenini ve kalbini ısırmalarına kendini hazırla vesselâm. İmam-ı Gazali (R.A.)
|